Anasayfa / İnternet / #Yutmayız Kampanyası Sansürü: Sus, Kimseler Duymasın
#Yutmayız Kampanyası Sansürü: Sus, Kimseler Duymasın

#Yutmayız Kampanyası Sansürü: Sus, Kimseler Duymasın

Greenpeace, Türkiye’de endüstriyel tavukçuluğun hayvan sağlığını, yurttaş sağlığını ve doğayı gözetmeden üretim yaptığını iddia ederek yutmayiz.org adresinde Yutmayız kampanyasını başlatmıştı. Kampanya için yurttaşlardan imza toplayarak tavukçuluk endüstrisinden çeşitli taleplerde bulunuyorlar. Bu kampanyaya karşı tavuk endüstrisinin cevabı ise sansürletme arzusu oldu. Kampanya artık bu sansürün bükülmesi ve sansürletenlerin ne gizlediği sorusu etrafında da devam edecek.

Bu toprakların kriz yönetiminden anladığı şey “sus, kimseler duymasın”. Şiirdeki gibi değil… Susturarak hoşa gitmeyenlerin, bilginin, toplumsal örgütlenmenin önüne geçilebileceği gibi bir hayal ortalıkta dolaşıyor. Bunu bombalı bir eylemin ardından veya bu örnekte olduğu gibi tavukçuluk endüstrisine karşı bir kampanyada görebiliyoruz. Başka türlüsü mümkün, yazmıştım.

yutmayız sansürGörüldüğü kadarıyla tavukçuluk endüstrisi kafa kafaya verip, bol sıfırlı faturalar kesen avukatlarla, reklamcılık ve halkla ilişkiler firmalarıyla konuşup “biz en iyisi siteyi kapattıralım” sonucuna varıyor.

Bu firmalar açısından taktiksel bir hata. Çünkü sansüre varan uygulamalar hiçbir kullanıcı tarafından onaylanmıyor. Taktiksel bir hata., çünkü panik oldular, acele karar verdiler. Krizi yönetemediler ve yasaklatırız dediler. Dijitalde kazın ayağı perdeli. Sansürle kazanamazlar.

Firmalar kampanyada ne olacağından korkuyorsa sansürleterek bunun olmasını sağlıyor.  Ortalama kullanıcı “oha ‘adamlar’ sansürletti yaa” diyecek ve Greenpeace kampanya tasarımında eksiği varsa bile örgütlediği son durumda kamuoyu önünde avantajlı olacak.

Greenpeace’in kampanyayı yürütmesine zerre etkisi olmadı sansürün. yutmayiz2.org sitesini açarak birkaç saatlik bir kesintinin ardından kampanyaya devam ediyorlar.

Bu bize bir şey daha gösteriyor aslında. Sansürlenenler farklı bile bir ortak mücadele yöntemi şablonu ortaya çıkıyor. Alan adlarının sonuna rakam eklenmesi geleneğini hafızam beni yanıltmıyorsa sendika.org başlatmıştı. Şimdi http://sendika10.org/ adresindeler. Bunu takip eden Siyasi Haber gibi pek çok haber portalı da olmuştu. Greenpeace de bu kervana eklenmiş oldu.

Omar Momani

Karikatür: Omar Momani

Sansür arzusunun bir başka biçimini Turkcell’in Ensar Vakfı’na olan desteğini geri çekmemesi üzerine örgütlenen tepki sonucunda atılan tweetleri Turkcell’in yasaklatma talebi üzerine görmüştük. Yüzlerce tweeti inceleyen Turkcell avukatları sansür istemişlerdi. Sonucun Turkcell’in abone kaybı olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. Ötesinde de Turkcell’in üzerinden atamayacağı bir “sansürcü” etiketi… Kısa vadede çok daha fazla örneği göreceğimizi düşünüyorum.

Bu sansür arzusunun bir sonucu da toplumsal muhalefetin birbirinden kısmen farklı, arasında uzlaşmazlık olan odaklarını birbirlerine doğru itmesi oluyor. Yukarıda dediğim gibi bir ortak mücadele yöntemi şablonu ortaya çıkıyor. Uzun vadede farklı ortaklıklar da olacaktır. Bunun internet yasaklarını aşmak içim olumlu sonuçları olacağını öngörüyorum. Bu sonuçlarla bağlantılı olarak hukuki kazanımlar da olacaktır. Bu noktada Kerem Altıparmak ve Yaman Akdeniz hocaların ismini anmamak olmaz.

Sansürle başa çıkmak için pratik her yöntem elbette denenecek alan adının sonuna rakam eklemek gibi, ancak bunun da ötesinde bir şey gerekiyor. Daha önce de yazdığım gibi sansürü aşacak bilgiyi ve araçları toplumsallaştırmak… Yani sadece hukuki kazanımlarla veyahut geçici tedbirlerle yetinmemek lazım. Meseleyi bir tüketici boykotu sınırına hapsetmemek de… Bunların ötesine geçerek sansürü bükmeli ve yasağı görünmez kılmalıyız.

Bir Cevap Yazın

Scroll To Top