Anasayfa / Sivil Toplum / “Facebook’ta yoksullar var mı ya?”
“Facebook’ta yoksullar var mı ya?”

“Facebook’ta yoksullar var mı ya?”

Sivil toplum örgütleriyle yeni medya, iletişim eğitimleri yaparken Facebook’un kısıtlı bir kitleye hitap ettiği, iyi eğitimli, varlıklı insanların Facebook’ta olduğu yönünde ısrarlı fikirleri çok duyuyorum. Aslında yeni medya  ve internet pratiğimiz bizim yaşam tarzımızla, tanıdıklarımızla sınırlı. Bunun ötesini görebilmek için yaşamda olduğu gibi biraz daha uzağa bakmak gerekiyor.

Facebook başta olmak üzere sosyal medya mecraları herkesin olduğu sosyal ağlar. Uzun yıllardır böyle. İlk adımı internet cafelerdi bunun. Akıllı telefonların yaygınlaşmadığı, internetin görece çok daha lüks olduğu dönemlerde internet cafelerde harçlığını, gündeliğini harcayan çokça insan vardı. Hem IRC kanallarında chat yapmak için, hem de oyun oynamak, Facebook gibi mecraları kullanmak için kullanılıyordu. Hala da çok popüler belli mahallelerde.

Yaklaşık 8 sene kadar önce rengarenk kıyafetlerini çektiğimiz Diyarbakırlı kadınlar fotoğraflarını bizden istemişlerdi. Posta mı yapsak derken, Facebook’tan göndermemizi istediler. e-posta göndermeyi teklif edince “onu kullanmayı bilmiyorum, Facebook daha iyi” demişlerdi. Facebook’un e-postanın alternatifi olabileceğini henüz hiç düşünmediğim dönemlerdi. O günden beri sosyal ağların farklı işlevlerini, yoksulların bu ağlarda nasıl bir yaşam alanı kurduğunu izlemeye çalışıyorum.

yunus geray23 Ekim 2011’de Van’da meydana gelen depremde internet cafe’nin enkazındaki fotoğrafıyla sembolleşen Yunus Geray’ın tek fotoğrafının bu olduğu haberleri yapılmıştı. Yunus, ayakkabı boyacılığı yaparak kendi harçlığını kazanan 13 yaşında bir çocuktu. Salih Aslan bu haberi okuduktan sonra internet cafeye giden 13 yaşında bir çocuğun Facebook profili olacağını düşünerek bir arama yapıyor ve Yunus’u buluyor. Boğazınızı düğüm düğüm yapacak fotoğraflarıyla bu hesapta var.

Adana Merkez Patlıyor Herkes” ile tanınan İsyan Tetick de Facebook ve YouTube sayfalarıyla hayranlarıyla buluşuyor, isyanını/müziğini paylaşıyor. Tofaş arabalarını modifiye edenler çeşitli Tofaşk sayfalarıyla tanışıyor. Uzun yol şöförleri, ev işçileri, garsonlar, baristlar için de öyle. Suriyeli sığınmacıların tercih ettikleri suya dayanıklı akıllı telefonları, sosyal medyadaki grupları, özel hashtagleri de bunlara dahil edilebilir. Alt kültür her anlamda sosyal mecralarda. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.

Mesele sivil toplum örgütleri açısından bu kitleyle bağ kurmak aslında. Hayatlarımız hiç birbirine değmiyorsa bu bağı inşa etmek zor. Sosyal medya stratejisi bunun için var elbette ama hedef kitlenizin ilgilerinden, sözünden, müziğinden uzaksanız bu stratejiyi de oluşturmak kolay olmayabiliyor. Meselemiz, hem yeni medyada hem de hayatta nasıl bağ kuracağımız. Üzerine beraberce kafa yormaktan mutluluk duyarım.

8 yorum

  1. Muhteşem bir yazı olmuş hocam. Paslaşalım üzerine. Sevgiler Hayat Sende Derneği Koruyucu Aile Evlat Edinme Derneği

  2. Düşünülesi…….
    Bu yaklaşımı yayalim.
    Kaleminize hürmetler…

  3. çok güzel bir yazı. çok önemli noktalar içeren yaklaşım… internet ve sosyal medya üzerine bu bakış açısı farklılık katmış.

    • çok teşekkürler. beklediğimden fazla ilgi gören bir yazı oldu. bu konuda çalışmaya, yazmaya devam edeceğim muhakkak.

Bir Cevap Yazın

Scroll To Top